Site icon Arkitera Seyahat Bursu

Boşluk

Şimdi size bir önceki gün neler araştırdığımı, neler yaptığımı anlatmam gerekiyor.
Anlatayım.

Uyandım, ailemi aradım. Gelmeden önce hasta olan köpeğimin durumunu sordum, aklım sürekli onda. Durumu iyiymiş, keyifliymiş. Mutlu oldum.

Sonra eskiz defterime baktım. Defterimi ve kalemlerimi ne kadar sevdiğimi düşündüm. Sevdiğim işi yaptığım için mutlu oldum. Sonra periscope’la yayın yaptım. Üstümü giyindim, insanların hayatlarını değiştiren müdahalelerle ilgili daha çok şey bulabilmek için bilmediğim yerlere doğru yola çıktım. Hiçbir şey bulamadım.

Saat 12:00 civarı.

Söylediğim gibi, derin bir sessizlik hakim burada. Bu sessizlik nasıl sağlandı bilmiyorum, ama aradığım hiçbir şeyi bulamıyorum. Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm. Bulamadım.
İnsanların hayatı değişeli çok olmuş demek ki, geç kaldım, dedim.

8 gündür Rio’dayım, hiç yüzmemiştim. 10 dakika yüzeyim dedim. Daha önce okyanusta hiç yüzmemiştim, 23 yıllık hayatıma yeni bir şey katmış olayım diye mutlu oldum kendim için.
Yüzdüm, eve döndüm. Duş alıp tekrar çıkayım, başka bölgelere gideyim dedim.

Saat 3 civarı.

Ailemi ve arkadaşlarımı arayıp okyanusta yüzdüğümü anlattım. Rio sonrası bayram tatilinde arkadaşlarımla nasıl eğleneceğimizi konuştuk. Birkaç kişiye onları çok özlediğimi söyledim yeniden. Babamla konuşamamıştım hiç, onunla konuştum. Özlemiş. Yeter artık dön dedi. Pazartesi sabah oradayım, bekleyin dedim.

Sonra patlama haberi geldi.

Burada insanların hayatlarını değiştiren büyük kararların nasıl alındığını ve nasıl uygulandığını, şehrin ve insanların hayatlarının nasıl değiştiğini anlamaya çalışıyorum. Derken, tokat gibi bir gerçek yüzüme vurdu. Dön de kendi ülkene bak, dedim. Hemen ailemi aradım, arkadaşlarımla 6 – 7 farklı whatsapp grubundan sürekli konuştuk. Herkes iyi mi, olay nasıl olmuş, güvenliği nasıl geçtiler, kimin ne zaman uçağı vardı, birkaç saatle olayı atlatanlar, yapılan saçma sapan açıklamalar. Bizim hayatlarımız nasıl değişiyor acaba, dedim.

Olaylara ne kadar üzüldüğümü ve lanetlediğimi anlatmayacağım. Size İstanbul’da doğmuş büyümüş okumuş, 23 yaşında ve sadece ‘sevgi’ye inanan bir insanın nasıl hissettiğini anlatmak istiyorum.

Buraya gelmeden önce aileme “çok dikkat edin!” dedim. Bu bir alışkanlık haline geldi çünkü İstanbul’da onlarlayken bile onlar için endişeleniyorum. Annem AVM’ye gitti, yarım saat sonra arayayım. Babam Pagi’yi gezmeye çıkardı, umarım tasmasını açmaz yoksa kaçırılabilir. Ablam akşam arkadaşlarıyla çıkacak, kalabalık yerlere gitmesinler diye tembih etmem lazım. Metroya bineceğim, birilerine haber vereyim ki metroda olduğumu bilsinler.
23 yaşımın son zamanlarındayım, ailem ve arkadaşlarım sağlıklı. Hayal ettiğim okulu bitirdim, hayal ettiğim işi yapıyorum, delicesine sevdiğim tek şeyi yapmak için şuanda Brezilya’dayım.

Geldiğim ilk gün, hosteldekiler türk olduğumu öğrendiklerinde arkamdan “Acaba terörist olmasın?” şakası yapmışlar. Bana sonra söylediler. Tanıştığım insanlar nereli olduğumu söylediğimde şaşırıyorlar, acaba düşünüyorlar mıdır diye düşünüyorum kendimce. Tatlı gözükmeye çalışıyorum, sebebini bilmiyorum. Dün patlama haberi olduğunda odama gelip iyi misin, patlama olmuş, dediler. Saat öğlen 3 buçuk civarı.

Saat 9 buçuğa kadar odadaydım, haberleri takip ettim. Sizde gece 3 civarı. Herkes uyudu, floodlar akmamaya başladı. Ben de kafamı dağıtayım dedim, yemek yemeye çıktım.
Brezilya televizyonunda bu haber. Haberi orada görünce anlatamadığım bir panik hali içerisine girdim, çok utandım. 15 saniye kadar sonra kanalı değiştirdiler.  41 kişinin hayatı bu kadar, dedim. Farklı değil, bizde de 1 gün sürüyor. Gece uyanıp ablamın işe gitmeye çalıştığı saati yakalamaya çalıştım, dikkatli olmasını söylemek için.

Bugün uyandım, sabah 5’te. Orada sabah 11.

Herkes işe gitmiş. Ben de olsam, ben de giderdim sanırım. Kimseyi yargılamıyorum, hepimizi yargılıyorum.

Birilerinin sevdiği insanları o paylaşılan videolarda yerde yatarken gördüklerine inanamıyorum. Bir daha sarılamayacaklarına inanamıyorum. Bunu yaşadıklarına inanmak istemiyorum. Ben bir eskiz defterine değer verirken birilerinin gözünü kırpmadan onlarca kişiye zarar verebilmesini aklım almıyor. Çekip gideyim diyorum, ama sevdiğim insanları götürmeden hiçbir yere gitmek istemiyorum. Çünkü ben, çoğunuzun da inandığına emin olduğum gibi ‘sevgi’ye inanıyorum sadece, hiçbir şeye değil.

O saatten beridir yataktayım. Bugün Rio’da son günüm, yarın Sao Paulo’ya geçiyorum. Kalan işlerimi halletmem gerek. Yaşadığımız için şanslıyız, ne yapacağımız hakkında en ufak bir fikrim bile yok.

8.günüm böyle geçti.

Herkese geçmiş olsun, başımız sağolsun. Eğer bir “başka” hayat varsa, eminim bu 41 kişi bedelini soracaktır sevdiklerinden ayrılmanın.

Görüşmek üzere.
Atıl.

 

Exit mobile version