Hollanda’nın en başarılı teknik üniversitelerinden biri olan TU/e (Eindhoven University of Technology) ayrıca Avrupa’nın teknoloji ve inovasyon konularında en gelişmiş ve oldukça büyük bir kampüse sahip olan bir üniversite. Philips markasınında desteğiyle araştırma ve geliştirme projelerine yönelik birçok çalışmaları mevcut. Ana binası, oditoryumu, mimarlık fakültesi (vertigo), kütüphane binası (metaforum), spor kompleksi ve diğer fakülteleriyle bir çok bölümü kapsıyor. Erasmus’u bu okulda yaptığım için sistemin nasıl işlediğini az çok biliyorum. Vertigo, lisans ve yüksek lisans öğrencileriyle 7 katlı bir binaya sahip. Giriş katı tamamiyle maket atölyesi olarak kullanılıyor. Burada öğrenciye her türlü imkan sunulmuş. Maketlerde genelde ahşap malzemeler tercih ediliyor. Her türlü kesim aleti, boyama-kurutma makineleri mevcut. Size teknik konularda yardım edecek görevliler de sürekli olarak orada bulunuyor. Ayrıca maket atölyesi kendi içinde kırtasiyesi var. Öğrenci kartınıza yüklettiğiniz parayla buradan alışveriş yapabiliyorsunuz. Her çeşit ahşap, fotoblok, pileksi vb. Malzemeyi çok ucuza alabiliyorsunuz. Üst katlarda ise mimarlık bölümü ve dallarının atölyeleri ve çalışma alanları var. En üst kat öğretim elemanlarının kişisel odaları ve onlarla görüşebileceğiniz toplantı odaları mevcut. Aynı Design Academy’de olduğu gibi odalar ve derslikler olabildiğince cam bölmelerle ayrılmış şeffaf mekanlar. Üstelik mekansal hiyerarşi olarak hocalara minimum, öğrenciye ise maksimum genişlikte gün ışığını kolaylıkla alabilen alanlar sunulmuş. Öğrencinin değerli olduğunu ve en kıdemli ve yaşlı profesörle bile size arkadaş olarak yaklaştığı üretimin ve gelişimin hedeflendiği bir yer. Projelerde de öğrenciye gerekli esneklik sunuluyor, yaratıcılığını geliştirmek için belli kuralları dayatmak yerine herşey öğrenciye bırakılıyor. Benim aldığım master 1 projesinde konumuz mimarlık ve dansdı. Önce bir dansı seçip tanıtmış ve analiz etmiştik. Sonrada dansın mekanla kurduğu ilişki üzerinde hangi yönlerde benzediğiyle, bir dansın soyutlanmış halinin bir mekanın teması olup olamayacağını tartışmıştık. Daha sonra herkese istedikleri bir yer, konu ve program seçip mekan tasarlamaları istenmişti. Her hafta verilen kritiklerde de profesör ve asistan asla bir fikir dayatmamış sadece bizim fikrimizi geliştirmek için rehber olmuşlardı. En sonunda teslimde de bizim mimarlık okullarımızda olduğu gibi şu kadar pafta , şu ölçek maket, mutlaka render, kesit-plan-görünüş, tüm analizler gibi yapılıcaklar listesi verilip sıkıştırılmadık. Herkes kendini en iyi şekilde nasıl neyle ifade edebiliyorsa etsin denildi. Bunun da çok önemli bir ayrım olduğunu düşünüyorum. Türkiye deki eğitim sisteminde dayatılanın aksine her mimar görselleştirme uzmanı olup kusursuz maketler yapmak hem çok iyi teknik çizim yapabilirken aynı zamanda çok iyi detay çözebilmek ayrıca hepsini yaptıktan sonra bir de çok iyi pazarlamacı olup projesini satabilmek zorunda olmamalı diye düşünüyorum. Burda devreye ekip çalışması giriyorki TU/e de diploma projeleri bireysel değil ekip olarak yapılıyor. Bir grup farklı alanlardan öğrenci toplanıp tek bir proje geliştiriyorlar. Bu sayede profesyonel hayatta olması gerektiği gibi farklı disiplinlerle birlikte çalışmaya alışmış olunuyor. Hem de herşeyi mimarın yapması gerekmiyor. Ayrıca sisteme kayıtlı bilgisayarlarınızdan çıktılarınızı gönderiyorsunuz ve 1. Kattaki yazıcı odasından gidip alıyorsunuz. Ozalitlerinizi çok ucuza alabiliyorsunuz. Renkli A0 paftama 2 euro gibi bi fiyat verdiğimi hatırlıyorum. Ayrıca her katta ücretsiz tarama yapabileceğiniz makineler var. Bodrum katını “Skybar” adını verdikleri ve öğrenci klübünün kontrolünde olan bir bar var. Her perşembe (thursday=thursty day) akşamı burada parti yapılıyor. Öğrenciler ve hatta hocalar çok ucuza bira içip eğleniyorlar. Kampüste her fakülte binasının kendine özel bir bodrum barı var. Lisansta flemekçe, yüksek lisansta ise ingilizce eğitim verilmekte.
Kütüphanesi (METAFORUM) 2012 yılında ben oradayken tamamlanmıştı. 3 kattan ve geniş bir alandan oluşan kütüphane binasında her alanda birçok kaynak mevcut. Erasmustayken vakit geçirmeyi en çok sevdiğim mekanlardan biri bu kütüphaneydi. Elektronik cihazlardan kitapları çok kolay bir şekilde öğrenci kartınızla üzerinize geçirip evinizde de inceleyebiliyorsunuz.
Daha fazla fotoğraf için buraya tıklayınız.
