İznik’e Giderken (Meyveli Yoldan Notlar)

Görsel

Ağaçların arasından yine onlar gibi yeşil akan Sakarya Nehri’nin kıyısından düştüm yola. İznik yol ayrımına kadar nehirle paralel 45 km kadar pedal çevirdim. Neredeyse rampasız bir parkurun ardından Sakaryalı arkadaşın bahsettiği ölüm rampasını bisikletimden inerek devam ettim. Tepenin doruk noktasına ulaştığımda Çerkeşli Beldesine 5 km kadar uzakta uzun süreli bir dinlenmeye oturdum. Bundan sonrası meyve ağaçları arasında geçen şiir kadar güzel olmasa da İstanbul’dan uzağız dedirten nitelikte bir yol hikâyesi.

Görsel

Tepeye çıktıktan sonra İznik’e kadar bayırsız diyebileceğim yolun başlangıç noktasında bir göle rastladım. Çerkeşli çevresindeki bahçelere sulama suyu belli ki buradan gidiyor. Görsel

Bilecik sınırları içerisinde olan bu yolun kenarına kurulmuş, geçimini meyvecilikle sağlayan köyler bulunmakta. Soğuk hava deposu tabelaları, fidancılık işletmeleri, meyve indirip bindiren kamyonlar yörenin geçim dinamizmini oluşturuyor. Yemek için durduğum şoför lokantasında ve bitişiğindeki kahvehanede çevre köylerde yaşayan şoförlerle muhabbet ettim. Kask kamerası hakkındaki sorular bitince bölge hakkında sohbete oturduk. Konuşmalarından ve tavırlarından köylülerin refah seviyelerinin yüksek olduğu anlaşılıyordu. Neredeyse hepsinin evinde internet var diyebilirim. Kuru fasulyemi yedikten sonra tekrar yola koyuldum.

Görsel

Görsel

Yol üzerinde uğradığım Kaynarca Beldesi’nin meydanında bir amca el ederek soluklanmam için beni masasına davet etti. Denizlili asker arkadaşından açtığı muhabbetini yetiştirdiği fidanlardan bahsederek sonlandırdı. İznik girişindeki eski surların arasından dağılan Bursa, Bilecik ve şehir merkezi tabelalarının arasından İznik’e girmiş bulunuyorum. Yarın İznik serüvenini tamamlamak için sokaklarındayım.

Görsel

Görsel