3 Eylül sabahı gün doğarken ayrıldım İstanbul’dan. Önümde yaklaşık 140 km aşılması gereken yol vardı. Seyahat bursunun üçüncü gününde artık her şeyi farklı bir motivasyonla görür hale gelmiştim. Geçtiğim yolların bir kısmından daha önce defalarca geçmeme rağmen, ayrı hissediyordum kendimi. Nasıl başlarsa öyle gider diye klişeler falan geçirdim içimden. Gebze’den hemen sonra 55. Km de müthiş rampalar tırmanıyordum. Çevremde bakmaya değer bir şey bulamaz hale gelmiştim fakat kısa bir dinlenmeden sonra tekrar yola koyuldum. Yolun yarısına kadar gördüğüm tersaneler, sanayiler ve etrafındaki dolambaçlı yollar ilk gün için hırpalayıcıydı. Akşamüzeri saat 17.00 neredeyse 9 saattir yolda olduğumu fark ettim. Zaman nasıl çalışıyor , ne zamandır buradayım kafasını yaşar hale gelmiştim. Neyse ki saat 19.00 sıralarında Sakarya girişine ulaştım. Bir esnaf bulup ‘abi Adapazarı merkezi nerede ‘ diye sordum. 6 km kadar uzak olduğunu söyledi fırıncı bir abi. Zaten fırıncıdan başka esnafı görmedim girdiğim ana caddede. Abartılı bir şekilde Vakfıkebir ekmeği üretimi vardı. 20 dakika içerisinde Sakarya Atatürk Bulvarına ulaştım.
Yorgunluktan kaybettiğim çevre ilgisini alakasını tekrar kazanmış gibiydim. Bacaklarım sızlasa da seyahat bursunun en uzun koşusunu atlatmıştım. .