Maradona’dan bahsediyorum ama bahsedeceğim hikaye onunda ötesinde aslında. La Boca sehrin güneyinde, en eski liman bölgesi. Buyuk İtalyan göçü sırasında burası limanda çalışanların kaldığı bölge olmuş. Bu işçiler kendi kulturlerini taşımışlar, dönüştürmüşler, dönüşmüşler ve Arjantin’de hayatı durduran takımlardan birinin başlangıcını yapmışlar, Boca Juniors.
Halkın takımı diye gecen Boca Juniors’un kurulduğu mahalle düşük gelirli ailelerin yaşadığı, rengarenk evlerinin sebebi zamanında artık boyaları kullanmaları. Şimdi ise bu alan hem tehlikeli hem de turistik, çünkü kendi yerel degerini iyi bir pazarlama metasına dönüştürmüş durumda.
Boca Juniors’un renkleri en basta siyah beyazmış ancak aynı bölgeden aynı renklerde bir takım daha olmasından dolayı, renkler için mac yapıp kaybetmişler ve limana yanaşan ilk geminin renklerini almaya karar vermişler ve sonuç İsveç gemisi, sarı lacivert.
Stadın cevresinde eski donem binalar korunmuş durumda, bir çok saha var, genclerin oynadığı. Ayrıca stadın icinde bir müze de var. Duvarlarında ve yerlerde takımın tarihini anlatan imajlar mevcut. Söyle bir dipnot daha verdikten sonra futbol konusunu gececeğim, Boca Juniors dünya üzerinde mezarlığı olan tek kulup olma unvanına sahip.
Boca bölgesi, halen düşük gelirli insanların yaşadığı bir yer, burada çalışan çeşitli sanatçılar var onlar da graffitilerle, cephelere yaptıkları resimlerle bölgeyi canlandırıyorlar.
