İlk olarak MoMA’ya gittim. Beklediğim kadar kalabalık değildi, kalıcı serginin yanı sıra ilgi çekici bir kaç sergi vardı ki bunlardan biri Paolo Antonelli’nin küratörlüğünü yaptıgı “talk to me” adlı sergiydi. Kent, objeler bunlarla olan dijital iliskilerimiz üzerine olan işlerden oluşuyordu, bu tip isleri takip edenler için cogu is güncel degildi ama küçük bir Ars Electronica havası vermekteydi.
MoMA’yi gezmenin en çok keyif aldığım şey, okuduğum, fotografını gördüğüm cogu isin kendisini görebilmekti. Bir anda insanın kafasındaki iliski ağı daha yerli yerine oturmaya başlıyor. Bir yandan da bahçesi çok keyifliydi, buyuk gökdelenlerin arasında, yemyeşil huzurlu bir alan.