Yolculuk devam ediyor, bugünlerde artık yorulduğumu da hissediyorum yavaş yavaş. 3-4 günde bir uçak yolculukları derken uçmadığım şirket kalmayacak nerdeyse. Sabah Guangzhou’dan çıkarken insan bir şehri nasıl tanır diye düşündüm, bazen bir kaç gün yeterken bazısına aylar gerekebiliyor. Her detayında başka birsey çıkıyor.
Seçtiğim şehirler üretimin şekillendirdiği, bir sekilde onun icine dahil olduğu, onları ayakta tutan veya parçalayan sehirlerdi. Ben onlardan görüntüler alıyorum. Zaman o kadar hızlı ki, gördüklerimi süzgecinden geçirmek, tekrar tekrar çektiğim fotograflara, videolara bakayım derken, saat gecenin bir yarısı oluyor, sonra yine sabah oluyor, yola düşüyorum. Aynı en başta dediğim gibi ben kendim bir üretim alanı yaratıyorum, bir çok şey topluyorum buralardan. Hepsi bir kovanın içinde süzülmeyi bekliyor. Bir yandan da sızıyor tabi, düşenleri anlatacağım bir ara.
Pekin’e geldigimde saat iki buçuk gibiydi, bavulumu aldım. Havaalanı Foster’indi ama dönüşte daha çok vaktim olacağım için detaylı fotograf cekmeyi sonraya bıraktım. servise bindim ki büyük sehir ve trafik ikilisi ile tekrar karşılaşmış oldum. Yol uzun sürdü, sonra otoban kenarında bir yerde indim, yaklaşık bir saat otelin yerini aradım ki, harita ve Google Maps yardımcı olamadı. Birilerine sorarak ulaştım otele.
Yerleştikten sonra, maillerimi kontrol ettim, fabrika gezebilmek icin halen haber bekliyorum. Çin hükumeti böyle gezilere sıcak bakmıyormuş, o yüzden rahatça girip gezemiyorsunuz da bir yandan. Dışarı çıktım kaldığım yer buranın Soho denen bölgesi, bir sürü küçük dükkan, yemekciler, tasarım butikler… Kafamdaki Çin imajı yıkılmaya başlıyordu yavaş yavaş herseyin kopyasının üretildiği, maksimum sıkışıklık hissi vb. yoktu. Tam böyle derken sevdiğim bir defter dükkanın aynısından iki tane daha görünce, durup biraz daha görmek gerek dedim.
Yerli turist sayısı yabancılara göre çok daha fazla bir yandan. Eski evlerle bir araya gecmis durumda kafeler, dükkanlar, bir de bugün önünde kalabalık olan bir bina gördüm, bir sürü polis giren çıkan arabalar, kapısında fotograf çekilmez işareti vardı. Yarın sorup öğreneceğim oranın ne olduğunu.
Bir de karanlığa doğru giden ara yollar var, yol uzeirnde çöp şişçiler vardı, önce seciyorsunuz, sonra istediklerinizi kızartıyorlar. Ama ben gözüme daha köşede salaş bir yer kestirmiştim dolaşırken oraya geri dondüm.
Etrafımda insanlar hem sohbet muhabbet, hem de yemek yiyorlardı keyifli bir ortamdi kısacası. Orda otururken yazdığım birseyler var burası ile ilgili, onun fotografını çekip yükleyeceğim artık, daha canlı canlı.